Kenan Fani Doğan

Kenan Fani Doğan

02 Nisan 2011

Hannibal ve Nefertiti üzerine..

Her kürt görmüştür ve görmeye devam edecektir. Arapla, farsla, türkle kardeş olduğunu düşünen milyonla kürdün dışında kendini türk sayan milyonla kürt var. Kürtlük, arabın-farsın-türkün tarihi geçmişinden daha eski ve köklü. Bütün bu saydıklarımın hepsinin kendince paradigması var. Devletleri de var.

Daha eski olan kürtler askeri zor ve toplu kuşatmayla geri bıraktırıldılar. Kürtler cahil yada aptal olduklarından geri kalmış değil. Kürdistan, 3.-4. yüzyıllarda Sasani-Roma, daha sonraları Sasani-Bizans ve Arap-Bizans devletleri arasında saldırı ve paylaşıma konu oldu. Daha sonraları Osmanlı-İran arasında kaldı. Bu saydıklarım o günkü dünyanın dev ordularına sahipti. Bugünün Rusyası-Çini-Amerikasının aynı anda dört bir yandan Kürdistan'a saldırdığını düşünün.

Fazla geriye gitmeye gerek yok. 1. Dünya savaşı öncesi Alman-Osmanlı müşterek saldırılarına 80 yıldan fazla bir zaman karşı koyarak yorgun düşen kürtler bu kez Osmanlı-İngiliz-Fransız-Rus kuşatmasına alındı. Lozan, yani kürtlerin ebedi kölelik belgesi o şartlarda kotarıldı. Denebilirki bütün dünya o gün için kürtlere karşı pozisyondaydı.

Kürtler devlet kurmak istiyorlar. Kürtlerin Hiç değilse belirleyici olabileceğini direnmesiyle açığa vuran kesimi devlet istiyor. Kürtlere bir paradigmanın gerektiği açık. Tarih ne kadar geriye uzatılır ne kadar genişletilirse kürtlerin o ölçüde yararına. Zira kürtlerin tarihi sanılandan çok daha eski ve köklü. Kurdukları sayısız devlet var. Kürtlerin kendi geçmişlerine atıf yapmalarını niye sadece Nefertiti bahsine kapatıyorsunki?

Mitannni varolan, dili çözümlenmiş, Hititle, Mısırla ihtilaflar yaşamış, diplomatik ilişkiler kurmuş, antlaşmalar yapmış bir devlet değilmi?

Bu antlaşmaların kil tabletlere yazılı metinlerinin çözümlemeleri Hitit ve Mısır arşivlerinde bulunmamışmı?

Başkentinin Waşuganni olduğu, bu şehrin bugünkü Ceylanpınar ilçesi sınırlarında bulunduğu bilgisi yanlışmı?

Ceylanpınar Kürdistan'da bulunmuyormu?

Mitanniler Zagroslu bir kavim değilmi?

Hurrilerin ülkesini gökten inerek işgal etmediler. Batıdan da gelmediler. İ.Ö. 2000'li yıllarda batıdan-doğuya hint avrupalı bir kavmin göçüne tarih tanıklık etmiyor.

Dikkatini çekerim, ortada tabletler var. Birçok ülkeden bir çok araştırmacı bu tabletlerin çözümlerini kendi dillerinde yayınlamış durumda. İçeriklerini birçok dilden takip etmek mümkün.

Dahası var. Waşuganni harabeleri, Mitanni sarayının bulunduğu mıntıka ve emlaki, TC tarafından üzerine Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği kurularak kazıya ve araştırmaya kapatılmış. İzin alarak yine TC görevlilerinin nezaretinde burada inceleme yapmak isteyen araştırmacılar Mitanni Sarayı'nın harabelerinin Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği içerisinde tahrib edilmekte olduğu alarmını defaatle vermişlerdir.

Türkiye Zirai Donatım Kurumunun traktörleri ülkemizin tarihi zenginlikleri üzerinde pulluk sürerek tarih tahribatı yapıyorlar. Waşuganni ve Habur Kürdistan'dır. Şimdi biz Nefertiti'ye "Ceylanpınarlı Nefertiti"mi diyelim?

Nefertiti Mısır Sarayı'na gelin giden ilk Mitanni prenesesi değildir. Hititler de Mısır sarayına prenseslerini gelin vermişlerdir. Mısır Hanedanı, krallarının ölmesi üzerine Hitit sarayından kraliçe ile evlenip krallık yapacak damatta istemiştir. Hattuşaş bugünkü Kürdistan sınırları içinde yer almadığından, damatlığı gerçekleşememiş Hitit prensine ve evlilik gerçekleştirmiş prenseslerine Kürdistanlı diyemiyoruz. Nefertiti için durum farklı. Bizim toprağımızdan çıkmış bir prenses. Prensesler başkentte yaşadığına ve yaşayacağına göre Waşuganni prensesi olarak Nefertiti bal gibi Kürdistanlı.

Kürttür demek ayrı bir mesele. Kürdistanlı olması ayrı bir mesele.

Kleopatra Mısır kraliçesi değilmiydi?

Ptolemaios hanedanından bir grek olan Kleopatra'ya Yunanistanlı diyebilirmiyiz?

Diyemeyiz. O bir Mısırlıydı.

Nefertiti de Mitannili. Mitanni topraklarının bir milimetresi Kürdistan topraklarının dışında yer almaz.

Mitanni'nin dili biliniyor. Atarabası sürmek, savaş arabaları idare etmek, binicilik tekniği üzerine ders kitabı mahiyetinde kullanılan tabletler Hitit arşivinde duruyor. Bunların kıymetlendirmesi atı arabaya ilk koşanların Mitanniler olduğunu gösteriyor. Bu bahis önemli olmasa da hint avrupalı dillerinin çözümlenmiş olması önemli. Hitit prensleri Mitannilerden binicilik ve savaş arabası sürmeye dair dersler almışlar. Dünyanın ilk diplomatik belgesi sayılan antlaşma metni Hitit ve Mitanni arasında imzalanmış. Antlaşmada zikredilen tanrı isimleri Zagros kavimlerini gösteriyor.

Zagros'un anlamını biliyormusunuz?

Yanlış nerede?

Modern tarih nazariyesinin itiraz edeceği nokta neresi?

Hasankeyf'te 4500 yıllık tarih tahrib ediliyor. Nevala Çole, Çatalhöyük ve Jeriko'dan daha eski yerleşimleri barındırmış. Türklerin ısrarlı inkarı ve engellemeleri günışığına çıkmasını önlüyor. Şarabın ve testinin karbon 14'le yapılan tarihleme testleri şarabın bilinen tarihini 500 yıl geriye, Zagros eteklerindeki Jarmo'ya götürdü. Güney Kürdistan'a yani. Günümüzden 4500 yıl önce ilk şarap Kürdistan'da imal edilmiş.

Etrüskler italyan değil. Dilleri jafetik. Hint avrupalı Latince ve İtalyanca ile ilgisi yok. Etrüskleri italyanlar sahipleniyor.

Britanya adı Bret-Agna'nın bozmasıdır ama en eski adı değildir. Britanya'nın en eski Albion'dur. Alb'ler ingilizler tarafıdan üstleniliyor. Aynı coğrafyada yaşamış oldukları gerçeği onlara bu hakkı veriyor. Alb'ler uçup yokolmadı ve Anglo-saksonlar gökten inmedi.

Mitanniler de öyle. Emri hak vaki olup huruc etmediler. Kürtler de bulundukları coğrafyaya gökten inmedi. İlgi sözkonusu, karışmışlık sözkonusu. Biz kürtler yumurtadanmı çıktık yoksa ağaç kovuğundanmı türedik? Yoksa cin taifesimiyiz? Kimin devamıyız? Millet kavramı genetik aidiyetten önce etnik ve kültürel bağları konu ediniyorsa biz kültürel olarak, etnografik olarak kimlerin ardılıyız? Bunu sorgulamak günahmı? Yoksa kürtler sözkonusu edildiğinde bilimdışımı?

Yerlilik meselesi, sahiplenme hakkı ve iddiasında önemli bir dayanaktır. Tarlalar ve sair emlak gibi ülkeler de veraseten intikal eder.

Niçin kürtlerin ülkelerini sahiplenmelerine izin verilmiyor sorusunun cevapları siyaset biliminin konusu iken bu siyasi kurgulamanın dayanakları benim kısaca değindiğim paradigmada hayat bulur. Geçmişi olmayana gelecek hakkı tanınmaz. Yahudiler esatiri evvelin Tevratını dayanak edinerek varlıklarını korudu ve devlet oldular. Kürtlerin dini bu işlevi tamamlamaktan uzak. Kürt paradigmasında tarihin önemli bir rolü olacaktır. Yakın tarihin anlaşılması daha çok iş görür, bu konuda hemfikiriz. Ancak köklere ilişkin araştırma yapılmayacak diye bir kural yok. Bugünden başlasınız, bugüne bir evveliyat tesbit etmek için yine gerilere gidersiniz. Tarih bir yanıyla da bulunduğumuz yerden geriye doğru gidebildiğimiz kadar ilerlemektir. Belli periodlarla sınırlayamayız.

Hannibal

Nereden çıktı Hannibal?

Hannibal Kartaca kralı. Latince Kartago diye yazılıyor. Sondaki "ca-go" ekleri kürtçe ve farsçada şehir ve köy adlarının sonuna takılarak "ce-ca-ga-ge-gah" şeklinde yer yada yerleşme birimi anlamında kullanılıyor. Bunlar daha sonra Kürdistan'daki yerleşme birimlerine verilen isimlerde görülen Hellenistik is-issa-issos-issus formlarından çok daha eski formlardır. Arapçadan geçen iye-iya formlarından da eski. Dahası özgün. Kartaca yada Kartago sözcüğünü, hint avrupalı dillerin, içinde kürtçenin de yer aldığı irani dil grubuna mensup dillerle anlamlandırmaya çalışsak kürtçede olduğu gibi "Kart-şehri/Kart-memleketi" anlamını verir.

Kartaca isminin Fenike dilinden geldiği söyleniyor. 22 harfli Fenike alfabesiyle QRT-HDST şeklinde yazılmaktaymış. İsmin Kart Hadaşt olduğu ve Fenike dilinde "Yeni Şehir" anlamına geldiği Wikipedia'da yazılı. Ancak bu tefsir biraz şüpheli. İbni Haldun'un araplarda ilk pozitif tarih yazımı sayılan 8 ciltlik tarihinin giriş bölümü olan Mukaddime adlı eserinde yer verdiği Hadari-Bedevi yani göçebe-yerleşik yaşama dair deyimlerinden "Hadaşt"ın kentililik ve kentle ilgili bir sözcük olduğunu kabul edebiliriz. Fenike dili Kenan grubundan sami bir dildir. Çıkan anlam şudur; Fenikeliler Kartago (Kartaca)'ya Kart-Hadaşt derken "Kart Şehri" diyorlardı. Geriye Kart kalıyor. Kart, Fenike dilinde yeni demekmidir? Araştırmak gerek.

Hannibal sami değildi ve Fenike dili konuşmuyordu. Bu şehrin hakimleri olan berberiler yada latinlerin isimlendirmesiyle barbarlar hala hint-avrupalı bir dil konuşuyorlar. Dillerine araplar mizzuguli diyorlar. Dilin etnik menşeini belirten "zug" (araplar zuğ olarak yumuşak g ile telaffuz ediyorlar) sözcüğüne ilaveten dil anlamına gelen Hititlerin de kullandığı "li" eki sen farkında olmasan da kürdolojinin önemli kıstaslarındandır. Berberiler, Tunus, Cezayir ve Fas'a dağılmış durumdalar. Libya'da da az sayıda berberi var. Kaddafi'nin annesi bir berberi hanımı. İşin garibi araplar berberileri kürt olartak tanımlıyorlar. Arap siyasileri Kaddafi'nin kürtlere ilgisinin temelinde annesinin berberi olmasının yattığını söylüyorlar. Berberice konuşanlarla ilişki kurdum, dilleri bizim dilimize benziyor. Hint avrupalı dillerden binlerce yıl kopukluktan sonra yine bir hint avrupalı dil olan kürtçeye benzerliğini şaşırtıcı buldum. Gelenek ve görenekleri, giyimleri araplarınkinden çok farklı. Taciklere, paştulara, farslara ve kürtlere benziyorlar.

Kart'ın baş anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Hitit dilinde kar, kürtçede sar, ser şeklinde. Kentum-centum örneklerinde olduğu gibi K ile S(C) konsonantları yer değiştirmişki bu geçiş hint avrupalı dillerde gayet yaygın ve doğal.

Bunların hepsi şimdilik varsayım. Ancak, Hannibal dönemindeki Kartaca'lıların ve Hannibal'ın kendisinin Fenike'li olabileceği varsayımından gerçeğe daha yakın.

Hannibal'ın ordusunda filleri kullanmasını farslardan öğrendiği naklediliyor. Afrikalılarda yada araplarda böyle bir askeri teknik yok. Gelenek olarak da yok. Farslar hintlilerden öğrendiler. Romalıların da böyle bir tekniği ve askeri düzeni yok. Hannibal sadece Romaya yürümedi Magnesia (Manisa)'da savaştı. Daha sonra İskender'in geriye bıraktığı Seleukid Krallığına sığındı. Mısır'a yada araplara yada bedevilere sığınmayışı oldukça ilginçtir. Aynı dönem itibarıyla Seleukid devletinin başkenti Ktesiphon şehriydi. Bu şehrin bir diğer adı da Medain'dir. Araplar Tak-ı Kisra diyorlar. Partların eski başkentidir, yani Mihran'ların, Suren'lerin ve Karan'ların (Kürtçe yazacak olursak Mixran, Soran, Qaran) başkenti. Bu aşiret konfederasyonlarını hepimiz tanıyoruz.

Hannibal kürtmüydü?

Nefertiti kadar.

Hannibal sonuçta doğuluydu. Kendisi değilse bile, berberiler, Mısırlı kroniker Menathon'un varlıklarına 19. hanedanlıktan itibaren (İ.Ö. 12. yüzyıl) günlüklerinde yer verdiği istilacı halk Hega-Kassutların bakiyeleriydiler. Hega-Kassutlar, Afrikalı siyahi olmadıkları gibi arap da değildiler. Bu açık tenli halkın dili sami dillerden değildi. Hala açık tenlidirler, sami olmayan bir dil kullanıyorlar ve araplarla karışmamaya özenlidirler.

Kartaca'nın kuruluşunu bir Fenike kolonisi olarak açıklayan tarih günümüzde neden orada Fenikeli kalmadığını açıklayamıyor. Ancak Kuzey Afrika kıyılarına yayılan Fenike kolonilerini izleyerek Kuzey Afrika'ya yayılan berberilerin bugünkü coğrafi yayılmaları ve sami olmayışları eksik duran tarih nazariyesindeki kuşkulara dikkat sarfetmemizi gerektiriyor. Hint Avrupalı Berberiler, Sami Fenikelileri tasfiye ederek onların varlığı üzerine mi oturdular? Cevap bulunması gereken soru budur. Kartacalıların yayılma alanları olan Sicilya (o dönemdeki eski adı Sikiliya), Korsika, Sardunya "zikit" kavmini işaret ediyor, yani İskitleri. Sard'lar da iskitlerin bir koluydu. Kürtlerin atalarına Zekertu deniyor. Kürtlerin bileşiminde İskitler var, hem de sanılan dan büyük ölçüde. Araştırılmaya muhtaç bir konu.

İskitler kürtmü?

Türklerin Receb'e İrecep demesi örneğinde olduğu gibi baştaki "İ"yi düşürürsek ve türklerin kullandığı isimlendirmelerden ziyade kürtlerin kavimleri nasıl isimlendirdiğini esas alarak hecelemeye koyulursak, bizimle akraba kavimler olan hint-avrupalı toplulukları yerli yerine oturtmakla birlikte kürtlüğün terkibine (bileşmine) hangi halkın ne ölçekte katışmış olduğunu daha doğru açıklayabilme şansımız olur.

Bir çoğunun yazılı belgeler yordamıyle adı yüzlerce hatta binyılları aşarak geriye götürülebilecek kürt aşiretlerinin varlığı kürtlerin kökenlerine dair oldukça büyük imkanlar o ölçekte yanılmaz bilgiler sunmaya elveriyor. Zaten kürt halkı aşiretlerden oluşmuyormu, aşiretler kürtlüğün bir nevi temel taşı değilmi? Bu temel öğelerin sosyolojik olduğu kadar etnografik ve etimolojik değerlendirmeleri yapılmadan tarih tafsilatı tamamlanmış sayılabilirimi? Tarih yazımının sayısı kabarık disiplinleri içerdiğini, diğer bir yandan da ancak diğerlerinin yordamıyla ve müştereken oluştuğunu hatırda tutmak lazım. Tarih bağımsız ve ayrık bir disiplin değil. Diğer bilimlerden farklı olarak birçok disiplinle birlikte oluşan özelliğe sahip.

Nefertiti bir Mitanni prensesi olarak Mısır sarayına gelin gitmişti. Mısır tabletleri, firavunların yaşamlarına ve evlilik ilişkilerine olduğu kadar çevre devletlerle askeri-ekonomik-diplomatik ilişkilere dair sanıldığından daha özenli bilgiler biriktirmiştir. Bu anlamda Nefertiti'nin kürt olduğunu söyleyebilecek durumda değiliz. Kendisi bir Mitanni prensesi olduğuna ve Mitanni'nin başkenti bugünkü uyduruk adı Ceylanpınar olan ilçeyle çakışan Waşşuganni olduğuna göre tartışılmaz bir biçimde Harranlı ve Kürdistanlıdır. Mısır kronikleri belgedir. Tarih de belgeleri esas alır. Bu durumda Nefertiti'nin Kürdistanlı olmadığına dair tezler tesatürden sayılacaktır.

Kartaca'nın parladığı dönemde kürtlere ne deniyordu?

Hannibal İ.Ö. 246-183 yılları arasında yaşadı. Ksenophon Hannibal'dan 150 yıl önce Karduklar diyordu. Eğer Ksenophon'un detaylı olarak verdiği güzergah üzerinde bulunan dağlarda yaşayan Karduklar tarihte kaybolup aynı dağlara isimleri filolojik olarak farklılık arzetmeyen Kürdler tünemediyse o Karduklar bugünkü karduklardır.

Bizanslı Stephanos, II. Tigran'ın İ.Ö. 1. yüzyılda Korduene'yi fethettiğini yazıyor. Yazılarında Korduene'nin o günkü kralının adını Zarbienos olarak veriyor. Korduene Ermenistan sınırında ermenileşmemiş bir ülke olarak tanımlanıyor.

Aramiler bu Korduene bölgesine Beth Kardu adını, bugünkü Ceziret ibni Omer (günümüzde Cizre) kentine de Kartû Gazartası diyorlardı. Ermeniler Kordukh, araplarsa Bâkardâ adını kullanıyorlardı. Bu eyaletin üç kenti olan Sareisa, Satalka, Pinaka (bugünkü Fınık) Dicle üzerinde bulunuyordu.

Strabon'a (İ.Ö.64 - İ.S.24) göre Korduene dağları (Gordyaiya Ore) Muş ile Diyabakır arasında bulunuyordu.

Dicle boylarında, Cizre'de, Muş güneybatısından Diyarbekir'e kadar olan bölgelerde acaba Ksenophon'un Kardukh'ları çekildikten sonra "farklı halklar" olan ama isimleri benzeşen Kartular, Kordukhlar, Bâkardâlar doluştu ve onlar da çekildi, daha sonra aynı bölgeler isimleri 'KRT-KRD' öğelerini taşıyan bugünkü Kürtlerlemi doldu dememiz gerekecek? Elbetteki hayır.

İ.Ö. 220 yılında Selefkos'lular kralı III. Antiokhos'la savaşan Medya valisinin birliklerinde sapancı olan Polybios Kyrtii'lerden söz eder.

Medya denen ülkeyi coğrafik olarak hangi bölgeye lokalize edebilirsiniz?

Zorluğu olanlar için ben lokalize edeyim. Bugünkü Azerbaycan, Med imparatorluğunun adına Medya denilen çekirdek ülkesidir. Tarihi Medya günümüz Azerbaycan'ıdır.

Titius-Livius Kyrtilerin aynı Antiokhos'un birliklerinde i.Ö. 200 yıllarında da bulunduğunu, İ.Ö. 171 yılında ise Bergama kralının hizmetinde paralı askerler olarak hizmet verdiklerini yazar. Bu bilgileri Bazil Nikitin aktarıyor.

Herzfeld Asagartyaların kürtlerin ataları olduğunu ve isimlerini Dicle üzerindeki Sa'erd yada Siird kentinde yaşadığını söylüyordu. Asagartya'lılar yada Sagarta'lılar önce Seistan'da yaşıyorlardı. Sonra Asur döneminde bunları Zikritu yada Zakruti adıyla Medya'da buluyoruz. (Streck Z.A. XIV, s.149, aktaran Bazil Nikitin)

Darius zamanında (bak. Bisutun anıtı) bunların başkenti Arbela ovasında olup, Darius burada kralları Çitrantahma'yı idam ettirdi. Bu kralın Bisutun kayasındaki tasvirinin kürt tipini yansıttığı görüşü vardır. (L.W. King, behistan taş Oymaları, aktaran Bazil Nikitin)

Tesadüfe bakın kürtlerin bugünkü başkenti yine Arbela yani Hewler yada Erbil.

Hannibal'ı kürt etmek yada Nefertiti'yi kürt etmek meselesine karşı çıkmak konusunda gösterilen titizliği paylaşırken, kürtlerin kökenlerine dair taşlara kazınmış bilgileri inkara düşmemeniz konusunda da aynı titizlenmeyi göstermelisiniz. Bunların aşağılık kompleksiyle açıklanması doğru bir yaklaşım değildir. Kürtlerin varlığı inkar ediliyor. Nasıl inkar edildiğine bakarsak tarihlerinin, yaşadıkları coğrafyada köklü varlıklarının inkar edildiğini görürüz. Kürtlerin soy ve şecere araştırmalarına saldıkları merak inkara karşı durabilme güdüsüyle verilmiş tepkiden ibarettir. Bu merak giderek pozitif tarih anlayışının kapısını açacaktır. Bu kapıyı zorlamakta ve tesatürleri pozitif tarihe kanalize etmekte olanların çabalarını anlıyor ve saygıyla karşılıyorum.

26 Ekim 2008

Hiç yorum yok :