Kenan Fani Doğan

Kenan Fani Doğan

02 Nisan 2011

Testinin hikâyesi..


Nemlenmiş ziyadır
Dal muhabbetince
Tünemiş durur
Yaprak ucunda
Damladı
Damlayacak
Usulünce sızacak
Yaşamın teri
Çiğ taneleri misali
Karışarak ötekilere
Sel zamanıdır ömrüm.
Yürek çöl
Hasreti serap
Kahinim remil attı
Falım tutacak.

Ten ölür
Ses kalır
Sular yağmurla çoğalır.

Ayrılık doğum
Kavuşmak ölüm
Varlığımın yarısı ömrüm
Hele bir
Libası çevir de
Göreyim hayran
Astarı hangi renkte?
Neler varmış içerde?
Aydınlık ne ki?
Işık gözlerimde
Yumarsam gece
Zifri özünde.
Bu kaçıncı 
Nafile secde
Kaç rekat tükettin
Gönlünün ateşinde.
Seni çıplak gömecekler
Geldiğin yere
Arz-i rüyada kalacak
Servetin
Canın
Günahın, sevabın
Ayinen iştir
Öyleyse
Bitiştir evveli ve ahiri
Başka cevherin yok
Kapanacak sayfan
Çünkü yaşadın.
Hayat vadeli uykudur
Ömre sığdırılmış
İnişli ve çıkışlı
Merdiven misali
Çekecekler altından
Damdan düşer gibi
Boşlukta çırpınacak
Uyanacaksın.
Tabut dedikleri
Kırkayak tırtıl
Hamulesi cepsiz kefen
Benimse
Naçar ellerimde
Beyaz eldiven
Amuda kalkmış
Yürüyorum
Toprağı kirletmeden
İki arada
Bir derede
Ben damla
Sen derya
Ben aktım
Sen büyüdün
Ayna tuttun fasılasız
Ziyanıma tanık ömrüm.

**

Saz ipekten tahnitte
Gövdesi dingin
Unutulmuş durur
İzbe piramitlerde
Duası ezberde
Dokununca dillenir ancak
Elde mızraptır inleyen.
Toprak çanaktan
Tahta kepçelerle
Aşırdığımız meydir
Ayrılıktan bizar
Vuslata sevdalı
Divane ruhun
Koyverdiği vaveyladır
Izdıraptır inleyen.
Ardımız yaşam
Önümüz ölüm
Mazi dedikleri
Testide yıllanmış
Esrükleyip dörtnala kalkmış
Sazlığı uzaklarda binektir
Umuda sürdüğüm.
Sonunda mat dedi
Kabını kırdı kördüğüm
Dinle bak
Tende şaraptır inleyen.
Sonuç biçare dalında
Kökte sebeptir inleyen
Bedende başkaldırmış
O layezal Rab'dir inleyen.
Kat kendini ulaş sen de
Ezvahıma yanık ömrüm.

**

Ses tanrıydı
Söz tanrıydı
Tanrı kelamdı
Lisansız.
Tanrı kitap
Tanrı emir
Tanrı kuraldı
İmgeden ayrık
Elif Ba sız.
Tanrı gökyüzüydü
Tanrı gündü
Tanrı karanlık
Ulaşması imkansız.
Yakına istediler 
Yere indi
Tapınaklara put
Konaklara duvar süsü
Totem oldu alanlara
Sanatkarı meçhul
Ustasız.
Kutsal fetişe
Kolyeye döndü
Sıralandı tanrılar boynumda
Sonra döğme yapıp
Etime iliştirerek
Taşıdım fasılasız.
Kimi zaman alevi
Sünniydim kimi zaman
Bazen mutezile
Arasıra eş-ari
Varmak için menzile
Gahi bahdini
Gahi êzdî
Akliydim akıl istedikçe
Estikçe kelamiydim
Dem be dem putperest
Hem de pagan
Manituya tapınan.
Zigguratın kutsal burcu
Rahibelerin fuhuş orucuydum.
Gem takılı
Geyşa iştihasının çektiği
Bulutsuz rahmetti benimkisi
Taşlara düştüm
Yosun tuttum
Meryemin o bildik utancında.
Olur mu demeyin
Sevgi Haktır
Bir yanım isevi
Teslisin ucuyum
Bizatihi kendisiyim salibin
Ateşime mıh çakılır
Lav olur
Serpilirim dağlara
Eteklerim kül yanığı
Çalılarda
Dikenlerde saklıyım
Mazyar'dan
Mazyer'e
Tanrının gölgesi
Meşe ağacıyım
Altında dileğe durulan
Sabii dallarımda
Çaput kırmızısı damlalar
Yarımı haça yonttular
Kanarım
Rüzgarım hanif.
Ben hepsiyim
Hikmeti tabakamda saklı
Taçlı yaprağa sarılı
Sis koyuluğu gibi
Dostun soluğu gibi
Üflenmiş
Yola vurmuşum
Dönüşü yok
Gel desin yeterki
Uçarak giderim
Kanatlarımda yel
Erişmek
Boynumun borcu
Çocuksu
Pazarlıksız.
Böyle buyrulmuş
Levh-i mahfuzda
Sonsuz görünüm
Binbir sıfatla
Sırasız siftahsız.
Değilmi ki
Ben-i beşerim
Babamın nefesiyim
Ve dahi nefsiyim
Anamda döllenmiş
Demlenmiş
Resimlenmiş
Dillenmiş
Ser a pa sevgiyim
Çem a çem reddiye
Cismani serbestiye.
Merdum merd den gelir
Ölümlü demektir
O halde ser seriyim.
Koşumladım yaşamı
Fani tanımına ismimce
Tanrıdan münezzeh
Yarin armağanı
Mendile sarıp
Yüreğime bastım
İnanç adına ne varsa
Şüphesiz
Gümansız.
Bilirsin
Her zerresiyle
Tanrı ölür
Sevgi kalır geriye
Çırılçıplak
Günahsız.
Cebaxçor koktuğun için
Ruhuma sinmişsin
İmanıma çalık ömrüm.
Seni benim bacağımdan astılar
Beni de senin
Dara çekili
Parçasıydık kudretin
Taşımazdım yoksa
Sırtımda kamburum gibi
Bunca zaman yollandık
Beraberce
Deniz bitti
Sonunda karaya vardık
Yavaş çek kürekleri
Sahil uyanmasın.
Aruz mevsimidir
Dalganın hüneriyle
Sürüklemiş ayıbını Cudiden
Arafta durur şimdi
İncir yaprağı misali
Yılanı saklamanın
Üremeye katılmanın
Yorgunluğuyla malül
Titrer fidelerim
Ayağa kalkıp
Pay vurası gelir
Yele veresi gelir kendini
Düşüp öpesi gelir
Orta yerde toprağı
Hem eza
Hem hediye
Yasak elmayı
Isırdım diye
Çalıştı Ademin kıssası.
Başı yok 
Sonu yok
Her tattan bir tutam
Tufan Nuhtan kadim
Ve Nuhun sonrası
Ardımda ömrüm
Alnımın yazısı
Önüm sırat-ı müstakim
Kılla kılıç arası
Yargıcın yanılsaması
Belli ki hatası.
Üzülme ömrüm 
Ben ettim
Sen ödedin biteviye
Sorgusuz vebalsiz
Senden önce çizilmişti yörüngen
Dolanıp durduk
Sürüngen havliyle
Ben baş
Sen kuyruk
Böyleymiş diye
İlahi buyruk.
Diren ki
Allah'ın emri değişsin
İrade-i cüzziyen
Yegane silahın
Gerisi uyduruk.
Seni anlatabilsem
Bir sunabilsem
Yüceltebilsem sevgiliye
Kurtulsak ikimiz de
Gamsız pervasız.
Mahşer-i ati
Mahşer-i sabık
Bir kabdan
Diğerine boşaldık
Çekilince usaresi
Toprak kaldı geriye
İşte böyle
Testinin hikayesi
Şarap yine o şarap
Zarftan zarfa takaddüm
Mazrufu baki
Ağlayarak doğmuşuz ya
Ayrılıkçı
Ve münafık
İsyanıma sanık ömrüm.

Eylül 2004 - Stockholm




 

Hiç yorum yok :