Spartakus isminin, bileşik bir isim olduğu, sözcüğün oluşumunda birarada açıkça görülen, her biri anlamlı, ayrıca dönemi itibarıyla yaygın şekilde kullanılan birden fazla sözcük nedeniyle oldukça belirgin.
Spartakus ismini hitapta düşen 'S' ekini bir yana bırakarak, ister SP-ARTA-KU şeklinde ele alalım, isterseniz SPA-RTA-KU şeklinde düşünelim, baştaki SP yada SPA kelimesi Hitit, Pala dillerinde 'Güneş' anlamına gelen ISPANU kelimesinde bulunan SPA sözcüğünü içeriyor.
Supani ( Sophene-Sophanene-Şupani ) Krallığı isminin ilk hecesinde Güneş anlamında yer bulmuş SP konsonantlarıyla da uyum arzediyor.
Güneş Soylu anlamına gelen Subarî, Subarru, yada semitik ifade tarzıyla Subarto-Subartu isimlendirmesinin ilk hecesinde yer alan SUB sözcüğüyle de uyumlu.
İrani dillerde ve dolayısıyla kürtçede bulunan gündoğumunu yada şafağı belirten 'Sıba, Sipan, Sübê, Sıwa,' kelimeleriyle de uyum halinde. Spartakus ismi diğer bir yandan SPİR yada SPER'den türetilmiş Erzuruma bağlı İSPİR ilçesi ile Van'ın doğusunda yer alan Keşiş Gölü yakınındaki İSPİR köyünün isimlerinde gözlemlediğimiz Kürdistan coğrafyasında yer alan eski yerleşme birimlerinin isimleriyle de uyumlu ( Spir ve Sper tesbitleri Herzfeld'e aittir ).
İbranice Sept=Yedi sayısına ve haftanın yedinci gününe izafe olunan kutsiyetin İrani kültüre çevirisi yedinci günün Güneş'le 'Şem' şeklinde ifade olunmasını beraberinde getirmiştir. Burada bir bağıntı sözkonusudur. Hepa ( Heva-anatanrıça ) gibi SPA ( Güneş ) kavramı da semitik inançlara eski Hint-Avrupalı inançların etkimesiyle geçmiştir. Daha eski olan anatanrıça tapımından eril tanrı yada tanrılara tapıma geçiş, aynı zamanda Ay tapımından Güneş tapımına geçiştir, eskiden Ay'a izafe olunan ( Hept-Hepta ) kutsiyetin Güneş ( Sept ) dominant kutsiyete evrimidir. Hint-Avrupalı dillerde yedi rakamı anatanrıçadan miras kalan Heft-Haft-Hewt-Hot sözcükleriyle açıklanırken, yedinci gün ŞEM ile yani Güneş'le açıklanmak durumundadır. SP formunun Güneşle ilgisi sadece linguistik açıdan değil eski dönemlere ait dini ve mitolojik bulguların eşliğinde düşünüldüğü zaman, inançların evrimiyle atbaşı yürüyen felsefi biçimlenmenin, dolayısıyla kavramların evrimi net bir şekilde karşımıza çıkar.
Eski Hint-Avrupalı kavimler Güneş tapımına, baba-tanrı Güneş'e, ana-tanrı Ay'a, teslisi yaratarak oğul tanrı Mithra'ya gelmezden, yani tanrıları AS genel ismi altında insani benzetmelerle insanlaştırmadan önce PAN genel ismiyle anılan yarı hayvan-yarı insan tanrılara tapınmışlardır. Her tanrının gücünün bir hayvanda cisimleştiğine inanan eski tapım şekillerinin yeni dinler içerisinde biçim değiştirerek varlıklarını sürdürdüklerini, Diyonisos tapımındaki keçi kültünden, Homa-Warga ibaresiyle karşımıza çıkan kurt kültünden, Sigit tasvirlerinde sıkça rastlanan Şah-Maran çağrışımlı yılan kültünden biliyoruz. Atın ehlileştirilmesi olayı insanlık tarihinde en az bilgisayarın icadı kadar önemli bir merhale sayılması gereken pastoral devrimle birlikte ele alındığında toplum yaşamındaki önemi rahatça anlaşılır. Kaldı ki At tapımının varlığını günümüze kadar ulaşmış Hint-Avrupalı kültüre ait at-tanrı tasvirlerinden de biliyoruz. Mazdeizmin kutsal metinlerinde ata ve kurta yer verilmesi eski inançların yeni inanç sistemleri içerisine monte edilmesinin sonucudur. Hint-Avrupalı dillerde at anlamına gelen kelimenin Güneş sözcüğündeki 'SP' konsonantlarını içermesi, ata soyluluk ve kutsallık izafe edildiğini göstermektedir.
Güneşin ayrı bir isimlendirmesi olan Xor sözcüğü ile Sumerce at anlamına gelen 'asna- kurra' kelimesinde de aynı benzerlik sözkonusudur. Kaldı ki atın Horse şeklinde telaffuz edildiği Hint Avrupalı diller de vardır. At, yüceltilmiştir. Atın isimlendirilmesinde kullanılan 'SP yada ST' fakat esasta 'S' konsonantının kendisi, diğer bir deyişle atın ismi dahi Güneş'le ilgilidir.
Hellen ağzında Kappadokia şeklinde telaffuz olunan ama eski İranî dilde Katpa(haspa)tuka olan ve 'Güzel Atlar Ülkesi' anlamına gelen sözcüğün ilk hecesi olan 'Kat' bölündüğünde at'tan geriye sadece 'K' konsonantı kalır. 'At' hayvanı işaret ederken başa eklenmiş 'K' ( kentum-sentum kurallı dönüşümünün sonucu olarak ) isme kutsiyet katıldığını açıklıyor. Swa-Kuwa versiyonlarında görülen K-S ünsüzlerinin yer değiştirmesi anlam değişikliğine yol açmaz. Bu durum Hint-Avrupalı dillerde yaygın olarak 'S' ile simgelenen kutsiyet kavramının 'K' konsonantı ile ifadesinden başka hiç bir şey değildir. Böylece Spartakus bileşik isminde yer alan ilk kelimenin anlamını doğru bir şekilde 'Güneş' olarak anlamlandırmış oluyoruz.
İkinci sırada yer alan 'RTA' yada 'ARTA' sözcüğü ise hem Sanskritçe hem de eski İranî dillerde 'soylu, doğru, adil, hak, yasa' anlamlarına gelmektedir. Ermenicede artar, 'adil, haklı, hak sahibi' demektir. Arî, Arya, Eyra, Îrî sözcükleri T-Y konsonant dönüşümü yada sentax kuralı sonucu 'T' nin düşmesiyle daha eski olan Arta kelimesinden türetilmişlerdir.
KU, mensubiyet belirten ektir.
Spartakus sözcüğü, anlam olarak daha da genişletilmeye müsait olmakla birlikte kısaca Güneş Soylu anlamındadır.
06 Haziran 2006
Spartakus ismini hitapta düşen 'S' ekini bir yana bırakarak, ister SP-ARTA-KU şeklinde ele alalım, isterseniz SPA-RTA-KU şeklinde düşünelim, baştaki SP yada SPA kelimesi Hitit, Pala dillerinde 'Güneş' anlamına gelen ISPANU kelimesinde bulunan SPA sözcüğünü içeriyor.
Supani ( Sophene-Sophanene-Şupani )
Güneş Soylu anlamına gelen Subarî, Subarru, yada semitik ifade tarzıyla Subarto-Subartu isimlendirmesinin ilk hecesinde yer alan SUB sözcüğüyle de uyumlu.
İrani dillerde ve dolayısıyla kürtçede bulunan gündoğumunu yada şafağı belirten 'Sıba, Sipan, Sübê, Sıwa,' kelimeleriyle de uyum halinde. Spartakus ismi diğer bir yandan SPİR yada SPER'den türetilmiş Erzuruma bağlı İSPİR ilçesi ile Van'ın doğusunda yer alan Keşiş Gölü yakınındaki İSPİR köyünün isimlerinde gözlemlediğimiz Kürdistan coğrafyasında yer alan eski yerleşme birimlerinin isimleriyle de uyumlu ( Spir ve Sper tesbitleri Herzfeld'e aittir ).
İbranice Sept=Yedi sayısına ve haftanın yedinci gününe izafe olunan kutsiyetin İrani kültüre çevirisi yedinci günün Güneş'le 'Şem' şeklinde ifade olunmasını beraberinde getirmiştir. Burada bir bağıntı sözkonusudur. Hepa ( Heva-anatanrıça ) gibi SPA ( Güneş ) kavramı da semitik inançlara eski Hint-Avrupalı inançların etkimesiyle geçmiştir. Daha eski olan anatanrıça tapımından eril tanrı yada tanrılara tapıma geçiş, aynı zamanda Ay tapımından Güneş tapımına geçiştir, eskiden Ay'a izafe olunan ( Hept-Hepta ) kutsiyetin Güneş ( Sept ) dominant kutsiyete evrimidir. Hint-Avrupalı dillerde yedi rakamı anatanrıçadan miras kalan Heft-Haft-Hewt-Hot sözcükleriyle açıklanırken, yedinci gün ŞEM ile yani Güneş'le açıklanmak durumundadır. SP formunun Güneşle ilgisi sadece linguistik açıdan değil eski dönemlere ait dini ve mitolojik bulguların eşliğinde düşünüldüğü zaman, inançların evrimiyle atbaşı yürüyen felsefi biçimlenmenin, dolayısıyla kavramların evrimi net bir şekilde karşımıza çıkar.
Eski Hint-Avrupalı kavimler Güneş tapımına, baba-tanrı Güneş'e, ana-tanrı Ay'a, teslisi yaratarak oğul tanrı Mithra'ya gelmezden, yani tanrıları AS genel ismi altında insani benzetmelerle insanlaştırmadan önce PAN genel ismiyle anılan yarı hayvan-yarı insan tanrılara tapınmışlardır. Her tanrının gücünün bir hayvanda cisimleştiğine inanan eski tapım şekillerinin yeni dinler içerisinde biçim değiştirerek varlıklarını sürdürdüklerini, Diyonisos tapımındaki keçi kültünden, Homa-Warga ibaresiyle karşımıza çıkan kurt kültünden, Sigit tasvirlerinde sıkça rastlanan Şah-Maran çağrışımlı yılan kültünden biliyoruz. Atın ehlileştirilmesi olayı insanlık tarihinde en az bilgisayarın icadı kadar önemli bir merhale sayılması gereken pastoral devrimle birlikte ele alındığında toplum yaşamındaki önemi rahatça anlaşılır. Kaldı ki At tapımının varlığını günümüze kadar ulaşmış Hint-Avrupalı kültüre ait at-tanrı tasvirlerinden de biliyoruz. Mazdeizmin kutsal metinlerinde ata ve kurta yer verilmesi eski inançların yeni inanç sistemleri içerisine monte edilmesinin sonucudur. Hint-Avrupalı dillerde at anlamına gelen kelimenin Güneş sözcüğündeki 'SP' konsonantlarını içermesi, ata soyluluk ve kutsallık izafe edildiğini göstermektedir.
Güneşin ayrı bir isimlendirmesi olan Xor sözcüğü ile Sumerce at anlamına gelen 'asna- kurra' kelimesinde de aynı benzerlik sözkonusudur. Kaldı ki atın Horse şeklinde telaffuz edildiği Hint Avrupalı diller de vardır. At, yüceltilmiştir. Atın isimlendirilmesinde kullanılan 'SP yada ST' fakat esasta 'S' konsonantının kendisi, diğer bir deyişle atın ismi dahi Güneş'le ilgilidir.
Hellen ağzında Kappadokia şeklinde telaffuz olunan ama eski İranî dilde Katpa(haspa)tuka olan ve 'Güzel Atlar Ülkesi' anlamına gelen sözcüğün ilk hecesi olan 'Kat' bölündüğünde at'tan geriye sadece 'K' konsonantı kalır. 'At' hayvanı işaret ederken başa eklenmiş 'K' ( kentum-sentum kurallı dönüşümünün sonucu olarak ) isme kutsiyet katıldığını açıklıyor. Swa-Kuwa versiyonlarında görülen K-S ünsüzlerinin yer değiştirmesi anlam değişikliğine yol açmaz. Bu durum Hint-Avrupalı dillerde yaygın olarak 'S' ile simgelenen kutsiyet kavramının 'K' konsonantı ile ifadesinden başka hiç bir şey değildir. Böylece Spartakus bileşik isminde yer alan ilk kelimenin anlamını doğru bir şekilde 'Güneş' olarak anlamlandırmış oluyoruz.
İkinci sırada yer alan 'RTA' yada 'ARTA' sözcüğü ise hem Sanskritçe hem de eski İranî dillerde 'soylu, doğru, adil, hak, yasa' anlamlarına gelmektedir. Ermenicede artar, 'adil, haklı, hak sahibi' demektir. Arî, Arya, Eyra, Îrî sözcükleri T-Y konsonant dönüşümü yada sentax kuralı sonucu 'T' nin düşmesiyle daha eski olan Arta kelimesinden türetilmişlerdir.
KU, mensubiyet belirten ektir.
Spartakus sözcüğü, anlam olarak daha da genişletilmeye müsait olmakla birlikte kısaca Güneş Soylu anlamındadır.
06 Haziran 2006
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder