Hürremilerin tarihte yer alması (M.S.) 8. yüzyıla rastlar, Xwarezm ise Part devletinden beri tarihte ismi geçen bir bölgedir. Partların (M.Ö.) 3. yüzyılda tarihte yer aldıklarını hesaba katarsak arada bin yılı aşkın bir sürenin bulunduğunu kabul etmemiz gerekecektir. Xormek ve Xwarezm isimlerini Hürremi isminden hareketle anlamlandırmaya çalışmak bu denli büyük kronoloji farkı varken etimolojinin kurallarına aykırıdır.
Yazıdaki bir diğer yanlış Medaîn şehriyle ilgili. Medaîn'in arapça "medler" anlamına gelmesi Med başkentinin arapça isim aldığı ve bu ismin medlerce benimsediği anlamında bir iddia olur ki aslı yoktur. Medaîn önce arapça değildir, sonra Med başkenti değildir. İlk defa İskender'in komutanlarından I. Seleukos Nikator (M.Ö. 312–281) tarafından kurulan Seleukid devletine (M.Ö. 323-150) başkent olarak inşa edilmiştir. Kurucusuna izafeten ilk adı Seleucia (Selefkiya)'dır. Daha sonra Part Devleti'nin eline geçmiş, Part hanedanlığına Sasaniler tarafından son verilmesi üzerine Sasani başkenti olmuştur. Medaîn adı Part döneminde verilmiştir. Babil harabeleri ve bugünkü Bağdat'la üçgen oluşturacak şekilde Bağdat yakınlarında yer alan bir şehirdir. Arap yayılmacılığı döneminde Tak-ı Kisra ismiyle de anılmıştır. Günümüz arapları bugün küçük bir kasabaya dönüşmüş yerleşim birimini sahabe Selman-ı Farısî'nin hatırasına izafeten Selman-ı Pak şeklinde de anmaktadırlar. Sonuç olarak Medaîn Medlerin başkenti olmadığı gibi Med coğrafyasında yer almamaktadır. Etimolojik değerlendirmesinin taşıdığı yetmezlik kadar hatalı tarih ve coğrafya bilgilerinden hareket etmesi Roşan Lezgin'i arap iştikaklarından yada müelliflerinin tartışmalı bilgilerinden aşiretlere şecere peydahlamaya çalışan şeyhlerin konumuna indirgemiş. Vardığı sonuç "Khoreme (Khoremek) Dokhtê Fade (Patek)"in ismini bir aşirete teşmil etmekten ibaret.
Yanlışlar bununla sınırlı değil. Bir alıntısında "Gorgan [Goran?] Batınileri" ibaresi var. Gorgan'la Goran arasındaki fark Hira Dağı ile Nur Dağı arasındaki fark kadar büyüktür. Goran, Hewreman da denilen kürt aşiret konfederasyonlarından birinin adıdır. Zazakî'ye yakın bir lehçe ile konuşan bu kürt aşiretlerinin diline Hewrî yada Hewremanî deniliyor. Yaşadıkları bölge Hewreman olarak isimlendiriliyor. Hewreman Bölgesi Güney Kürdistan sınırları içerisinde yer alıyor. Gorgan ise Hazar (Kaspis) Denizi'nin güney kıyılarında yer alan bir şehrin adıdır. Doğru yazımı Gurgan'dır. Arapça'da 'G' ünsüzü bulunmadığı için araplar tarafından Cürcan olarak telaffuz edilip yazılıyor. Gurgan eskiden Zakadra bölge devletine başkentlik etmiş çok eski bir yerleşme birimidir. Zakadra arap yayılmacılığından önce Sogdia olarak anılıyordu. I. Dareios (Dārayavahuš, M.Ö. 549-486) tarafından yazdırılan Nakşi Rüstem kitabelerinde bahsedilen Saka Homavarga ülkesi ile Sogdia aynı ülkedir. Sasaniler döneminde ikiye bölündü, kuzey kısmı Xorasan olarak isimlendirilirken güney kısmı Zerenc Gölü (Drangiana) ve çevresini kapsayacak şekilde sırasıyla Sakawana, Sogdiana, Zakastan, Seistan ve en nihayet Sistan şeklinde adlandırılır oldu. Bugünkü Sistan eyletinin merkezi Kirman şehridir. Tarihi bilgilerden anlaşılacağı gibi aynı ismin tarihin farklı dönemlerinde farklı yazılması ve farklı telaffuz edilmesiyle karşı-karşıya olmaklığımız sözkonusudur. Dolayısıyla tarihi geçmişi çok iyi bilinen ve bugün de var olan Gorgan şehri ile Goran aşiret topluluklarını eşitlemek oldukça yanlıştır.
Xwarezm, coğrafya ismidir. Anılan bölgenin bir dönem Moğol istilasına uğramış olması bölge adının moğollarca verildiği anlamına gelmez. Bölgede Moğol hareketlenmesini (M.S.) 12. yüzyıldan daha geriye götürmenin imkanı yok. Orhun kitabelerinin yazıldığı tarihi esas alacak olursak bölgede türk varlığını ancak (M.S.) 8. yüzyıla kadar götürebiliriz. Kaldıki moğol ve türk aynı kavim değil. Dillerinin aynı grupta yer alması bu iki farklı halkı eşitlemeye yeterli değil. Türkler, Xwarezm'de moğollardan önce bulundular. Moğollara yenik düşen Celaleddin Harzemşah başlangıçta Selçuklu devletinin vasalıydı.
Xwarezm, Zerdüşt dinini kabul etmeyen Turanî aşiretlerin yaşadığı coğrafyaya verilen isimdir. Aynı nitelikteki Sogdiana'nın komşusu olan Xwarezm, Semerkand (Marakanda) ile Aral Gölü arasında yer almaktadır. Herzfeld, Xwarezm isminin eski İran dillerinin Xwa/Xwara öntakısı ile "toprak" anlamına gelen Zam sözcüğünden türetildiğini açıklıyor (Ernst Herzfeld, The Persian Empire, Studies in geography and etnography of the ancient Near East, Frank Steiner Verlag, Wiesbaden 1968, sayfa 316, dipnot 6) . Kutsal kitap Avesta'da Xwa şeklinde yer alan sözcük Luwi dilinde Kuwa ve Swa olarak karşımıza çıkıyor. Bilge Umar aynı sözcüğün sair Hind-Avrupa dillerinde "Awa" şeklinde yer aldığını ve Hellen dilindeki "Eu" ile aynı anlama, yüce, kutsal anlamına geldiğini tesbit ediyor. Bu durumda Xwarezm ismini "kutlu ülke (toprak), yüce ülke, yukarı ülke" şeklinde anlamlandırmak gerekecektir. (Bilge Umar, Türkiye'deki Tarihsel Adlar, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1993)
Kürtçe açısından bakıldığında; Warı(ê) (yayla, yüksek yer, zaz.), cuar (yukarı, zaz.), cor (yukarı, kurm.), diyar (yüce, yüksek, zaz.-kurm.), awa (kutlu,yüce, sor.) sözcüklerinin ses benzerliği kadar anlam birlikteliğine sahip olduklarını görmekteyiz.
Xorasan ismi Xwarezm'le aynı anlama sahip. Xor sözcüğü Xwar'ın bir varyantıdır. Assa, asan, anassa takılarını Luwi ve Nesi dillerindeki ülke yada şehir isimlendirmelerinden tanıyoruz, yer anlamına geliyorlar. Sogdiana'nın iki eyalete bölünmesinden sonra ülkenin kuzey kısımları "yukarı ülke, yüksek ülke" anlamında Xorasan olarak adlandırıldı. Xor eski dilde Güneş anlamına da geliyor. Yüce ve yüksekten hareketle Güneş'e xor denmiş olması aykırılık arzetmiyor. Hitit belgelerinde adı geçen ve henüz lokalizasyonu yapılamamış olan Khuwarsanassa yöre adının Xwarezm ve Xorasan adlandırmalarıyla etmoloji bakımından hiçbir farkı yoktur.
Kürt dili % 70'in üzerinde Hitit ve Luwi dillerine ait kök sözcüklerden türetilmiştir. Eski Germanca'nın % 60'nın, Sanskritçe'nin yüzde 80'nin Hititçe olduğunu ingiliz arkeoloji profesörü ve dil araştırmacısı Colin Renfrew kanıtlıyor (Colin Renfrew, Archaeology and Language: The Puzzle of the Indo-European Origins, Jonathan Cape London, 1987). Bizimkilere ise Fate ve Ebu Müslüm'den kürt tarihi türetmenin hamaratlığı bir sinmiş ki kalkmak bilmiyor. Kürtlük Ebu Müslüm'le başlamadı, Ebu Müslüm dönemi kürtlerin araplara boyun eğip liderlerinin öncülüğünde deforme hatta dejenere oldukları döneme tekabül ediyor. Eğer köklerine merak salmışlarsa Ebu Müslüm'ü bırakıp çok eski dönemleri araştırmayı kürtler niçin akıl etmezler demenin yerine ne zaman akıl edecekleri sorusunu öne çıkarmak gerekiyor?
Bu gidişle Hitit yöre isimlerine de arap iştikakları temin etmek zorunda kalırsak hiç şaşırmayacağım. 'Bütün yollar Romaya çıkar' deyimini anımsatırcasına kürtlerin hem alevi hem sünni kesimden aydınlarının yolları her ne hikmetse dönüp dolaşıp ya hürremilikten, ya alevilikten, ya fatımilikten, ya batınîlikten sonuçta ise araplardan ve Kureyş'ten geçiyor. Hiç kimse kürtlerin araplardan binikiyüz yıl önce Med, sekizyüz yıl önce Part imparatorluklarını kurduğunu, eğer Nesi(Hitit) ve Kassit (Lulubi-Luwi) hesaba katılırsa iki bin yıl önce imparatorluklar kurduğunu hatırına bile getiremiyor. Her biri tarih sahnesinde yüzyıllarca yer almış bu imparatorluklardan geriye hiçmi tarihi bilgi kalmadı?
Bu imparatorlukları kuranların dilleriyle, yöre isimlendirmeleriyle, etnografik özellikleriyle kürtlerin dilini, yöre isimlerini, özelliklerini karşılaştırmak çokmu zor?
Sogdiana'nın ikiye bölünmesinden sonra kuzeyden güneye sıralanan üç komşu ülke oluşuyor. En kuzeyde Xwarezm, güneyinde Xorasan, en güneyde ise Kirman çevresini kapyasan Zakastan yer alıyor.
Peki, Zakastan'ın güneyinde hangi ülke vardır?
Zakastan'ın güneyinde Mekran ülkesi yer alır, Mek'lilerin yaşadığı coğrafya anlamında adına Mekran denmektedir. Xormekan, yukarı Mekran'da yaşam sürdürmüş aşiretlerden birinin ismidir. Mekran'ın yukarı (kuzey) sınırı Zakastan (Seistan)'ın güney sınırıdır. Zakastan'ın başkenti Kirman'dır ve Xormek aşireti Kirmanci yada Kirmanciye konuşur. Xorasan'da kürtler federasyon talep edecek yoğunluktalar. Mekran'da bugün Belucilere ilaveten hala kürtler yaşıyor.
Etimoloji, kelimelerin köken bilimiyse kronolojiden ve etnografyadan, dolayısıyla tarihten ayrı düşünülemez. Tarihi ise coğrafya bilgilerini dışlayarak ele alamayız. Araştırmacıların yararlandığı kaynaklara dikkat etmesi, ideolojk tutumla bilimselliği ayırdetmesi gerekiyor. Aksi halde şecere levazımatçısı durumuna düşmek kaçınılmazdır.
12 Nisan 2010
Yazıdaki bir diğer yanlış Medaîn şehriyle ilgili. Medaîn'in arapça "medler" anlamına gelmesi Med başkentinin arapça isim aldığı ve bu ismin medlerce benimsediği anlamında bir iddia olur ki aslı yoktur. Medaîn önce arapça değildir, sonra Med başkenti değildir. İlk defa İskender'in komutanlarından I. Seleukos Nikator (M.Ö. 312–281) tarafından kurulan Seleukid devletine (M.Ö. 323-150) başkent olarak inşa edilmiştir. Kurucusuna izafeten ilk adı Seleucia (Selefkiya)'dır. Daha sonra Part Devleti'nin eline geçmiş, Part hanedanlığına Sasaniler tarafından son verilmesi üzerine Sasani başkenti olmuştur. Medaîn adı Part döneminde verilmiştir. Babil harabeleri ve bugünkü Bağdat'la üçgen oluşturacak şekilde Bağdat yakınlarında yer alan bir şehirdir. Arap yayılmacılığı döneminde Tak-ı Kisra ismiyle de anılmıştır. Günümüz arapları bugün küçük bir kasabaya dönüşmüş yerleşim birimini sahabe Selman-ı Farısî'nin hatırasına izafeten Selman-ı Pak şeklinde de anmaktadırlar. Sonuç olarak Medaîn Medlerin başkenti olmadığı gibi Med coğrafyasında yer almamaktadır. Etimolojik değerlendirmesinin taşıdığı yetmezlik kadar hatalı tarih ve coğrafya bilgilerinden hareket etmesi Roşan Lezgin'i arap iştikaklarından yada müelliflerinin tartışmalı bilgilerinden aşiretlere şecere peydahlamaya çalışan şeyhlerin konumuna indirgemiş. Vardığı sonuç "Khoreme (Khoremek) Dokhtê Fade (Patek)"in ismini bir aşirete teşmil etmekten ibaret.
Yanlışlar bununla sınırlı değil. Bir alıntısında "Gorgan [Goran?] Batınileri" ibaresi var. Gorgan'la Goran arasındaki fark Hira Dağı ile Nur Dağı arasındaki fark kadar büyüktür. Goran, Hewreman da denilen kürt aşiret konfederasyonlarından birinin adıdır. Zazakî'ye yakın bir lehçe ile konuşan bu kürt aşiretlerinin diline Hewrî yada Hewremanî deniliyor. Yaşadıkları bölge Hewreman olarak isimlendiriliyor. Hewreman Bölgesi Güney Kürdistan sınırları içerisinde yer alıyor. Gorgan ise Hazar (Kaspis) Denizi'nin güney kıyılarında yer alan bir şehrin adıdır. Doğru yazımı Gurgan'dır. Arapça'da 'G' ünsüzü bulunmadığı için araplar tarafından Cürcan olarak telaffuz edilip yazılıyor. Gurgan eskiden Zakadra bölge devletine başkentlik etmiş çok eski bir yerleşme birimidir. Zakadra arap yayılmacılığından önce Sogdia olarak anılıyordu. I. Dareios (Dārayavahuš, M.Ö. 549-486) tarafından yazdırılan Nakşi Rüstem kitabelerinde bahsedilen Saka Homavarga ülkesi ile Sogdia aynı ülkedir. Sasaniler döneminde ikiye bölündü, kuzey kısmı Xorasan olarak isimlendirilirken güney kısmı Zerenc Gölü (Drangiana) ve çevresini kapsayacak şekilde sırasıyla Sakawana, Sogdiana, Zakastan, Seistan ve en nihayet Sistan şeklinde adlandırılır oldu. Bugünkü Sistan eyletinin merkezi Kirman şehridir. Tarihi bilgilerden anlaşılacağı gibi aynı ismin tarihin farklı dönemlerinde farklı yazılması ve farklı telaffuz edilmesiyle karşı-karşıya olmaklığımız sözkonusudur. Dolayısıyla tarihi geçmişi çok iyi bilinen ve bugün de var olan Gorgan şehri ile Goran aşiret topluluklarını eşitlemek oldukça yanlıştır.
Xwarezm, coğrafya ismidir. Anılan bölgenin bir dönem Moğol istilasına uğramış olması bölge adının moğollarca verildiği anlamına gelmez. Bölgede Moğol hareketlenmesini (M.S.) 12. yüzyıldan daha geriye götürmenin imkanı yok. Orhun kitabelerinin yazıldığı tarihi esas alacak olursak bölgede türk varlığını ancak (M.S.) 8. yüzyıla kadar götürebiliriz. Kaldıki moğol ve türk aynı kavim değil. Dillerinin aynı grupta yer alması bu iki farklı halkı eşitlemeye yeterli değil. Türkler, Xwarezm'de moğollardan önce bulundular. Moğollara yenik düşen Celaleddin Harzemşah başlangıçta Selçuklu devletinin vasalıydı.
Xwarezm, Zerdüşt dinini kabul etmeyen Turanî aşiretlerin yaşadığı coğrafyaya verilen isimdir. Aynı nitelikteki Sogdiana'nın komşusu olan Xwarezm, Semerkand (Marakanda) ile Aral Gölü arasında yer almaktadır. Herzfeld, Xwarezm isminin eski İran dillerinin Xwa/Xwara öntakısı ile "toprak" anlamına gelen Zam sözcüğünden türetildiğini açıklıyor (Ernst Herzfeld, The Persian Empire, Studies in geography and etnography of the ancient Near East, Frank Steiner Verlag, Wiesbaden 1968, sayfa 316, dipnot 6) . Kutsal kitap Avesta'da Xwa şeklinde yer alan sözcük Luwi dilinde Kuwa ve Swa olarak karşımıza çıkıyor. Bilge Umar aynı sözcüğün sair Hind-Avrupa dillerinde "Awa" şeklinde yer aldığını ve Hellen dilindeki "Eu" ile aynı anlama, yüce, kutsal anlamına geldiğini tesbit ediyor. Bu durumda Xwarezm ismini "kutlu ülke (toprak), yüce ülke, yukarı ülke" şeklinde anlamlandırmak gerekecektir. (Bilge Umar, Türkiye'deki Tarihsel Adlar, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1993)
Kürtçe açısından bakıldığında; Warı(ê) (yayla, yüksek yer, zaz.), cuar (yukarı, zaz.), cor (yukarı, kurm.), diyar (yüce, yüksek, zaz.-kurm.), awa (kutlu,yüce, sor.) sözcüklerinin ses benzerliği kadar anlam birlikteliğine sahip olduklarını görmekteyiz.
Xorasan ismi Xwarezm'le aynı anlama sahip. Xor sözcüğü Xwar'ın bir varyantıdır. Assa, asan, anassa takılarını Luwi ve Nesi dillerindeki ülke yada şehir isimlendirmelerinden tanıyoruz, yer anlamına geliyorlar. Sogdiana'nın iki eyalete bölünmesinden sonra ülkenin kuzey kısımları "yukarı ülke, yüksek ülke" anlamında Xorasan olarak adlandırıldı. Xor eski dilde Güneş anlamına da geliyor. Yüce ve yüksekten hareketle Güneş'e xor denmiş olması aykırılık arzetmiyor. Hitit belgelerinde adı geçen ve henüz lokalizasyonu yapılamamış olan Khuwarsanassa yöre adının Xwarezm ve Xorasan adlandırmalarıyla etmoloji bakımından hiçbir farkı yoktur.
Kürt dili % 70'in üzerinde Hitit ve Luwi dillerine ait kök sözcüklerden türetilmiştir. Eski Germanca'nın % 60'nın, Sanskritçe'nin yüzde 80'nin Hititçe olduğunu ingiliz arkeoloji profesörü ve dil araştırmacısı Colin Renfrew kanıtlıyor (Colin Renfrew, Archaeology and Language: The Puzzle of the Indo-European Origins, Jonathan Cape London, 1987). Bizimkilere ise Fate ve Ebu Müslüm'den kürt tarihi türetmenin hamaratlığı bir sinmiş ki kalkmak bilmiyor. Kürtlük Ebu Müslüm'le başlamadı, Ebu Müslüm dönemi kürtlerin araplara boyun eğip liderlerinin öncülüğünde deforme hatta dejenere oldukları döneme tekabül ediyor. Eğer köklerine merak salmışlarsa Ebu Müslüm'ü bırakıp çok eski dönemleri araştırmayı kürtler niçin akıl etmezler demenin yerine ne zaman akıl edecekleri sorusunu öne çıkarmak gerekiyor?
Bu gidişle Hitit yöre isimlerine de arap iştikakları temin etmek zorunda kalırsak hiç şaşırmayacağım. 'Bütün yollar Romaya çıkar' deyimini anımsatırcasına kürtlerin hem alevi hem sünni kesimden aydınlarının yolları her ne hikmetse dönüp dolaşıp ya hürremilikten, ya alevilikten, ya fatımilikten, ya batınîlikten sonuçta ise araplardan ve Kureyş'ten geçiyor. Hiç kimse kürtlerin araplardan binikiyüz yıl önce Med, sekizyüz yıl önce Part imparatorluklarını kurduğunu, eğer Nesi(Hitit) ve Kassit (Lulubi-Luwi) hesaba katılırsa iki bin yıl önce imparatorluklar kurduğunu hatırına bile getiremiyor. Her biri tarih sahnesinde yüzyıllarca yer almış bu imparatorluklardan geriye hiçmi tarihi bilgi kalmadı?
Bu imparatorlukları kuranların dilleriyle, yöre isimlendirmeleriyle, etnografik özellikleriyle kürtlerin dilini, yöre isimlerini, özelliklerini karşılaştırmak çokmu zor?
Sogdiana'nın ikiye bölünmesinden sonra kuzeyden güneye sıralanan üç komşu ülke oluşuyor. En kuzeyde Xwarezm, güneyinde Xorasan, en güneyde ise Kirman çevresini kapyasan Zakastan yer alıyor.
Peki, Zakastan'ın güneyinde hangi ülke vardır?
Zakastan'ın güneyinde Mekran ülkesi yer alır, Mek'lilerin yaşadığı coğrafya anlamında adına Mekran denmektedir. Xormekan, yukarı Mekran'da yaşam sürdürmüş aşiretlerden birinin ismidir. Mekran'ın yukarı (kuzey) sınırı Zakastan (Seistan)'ın güney sınırıdır. Zakastan'ın başkenti Kirman'dır ve Xormek aşireti Kirmanci yada Kirmanciye konuşur. Xorasan'da kürtler federasyon talep edecek yoğunluktalar. Mekran'da bugün Belucilere ilaveten hala kürtler yaşıyor.
Etimoloji, kelimelerin köken bilimiyse kronolojiden ve etnografyadan, dolayısıyla tarihten ayrı düşünülemez. Tarihi ise coğrafya bilgilerini dışlayarak ele alamayız. Araştırmacıların yararlandığı kaynaklara dikkat etmesi, ideolojk tutumla bilimselliği ayırdetmesi gerekiyor. Aksi halde şecere levazımatçısı durumuna düşmek kaçınılmazdır.
12 Nisan 2010
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder